Yazarlara sorduk: Hangi kitaplar kıyametten sonraya kalsın?

Bir internet sitesinde gördüğüm yazıyı sizinle paylaşmak istedim. Diyorlar ki hangi kitaplar kıyametten sonraya kalsın. Bu soruyu edebiyat ustalarına yöneltmişler verilen cevaplar ise oldukça etkileyici olmuş.


Nermin Yıldırım: “Kafka’yı bilsinler”

Kıyamet Kütüphanesi hem acıklı hem de iyi fikir. İnsan eliyle gezegeni peyderpey yok edeceğimizi fark etmenin, hatta kabullenmenin hazin bir sonucu. Önce yok edilmesine “eyvallah” diyeceğiz, sonra da birazını kurtarmayı deneyeceğiz. Hayata, hayatlarımıza genel olarak yaptığımız bu. Neyse, kurtarmaya kitaplardan başlamak iyi fikir, evet. İnsanın gönlü yazılmış hiçbir satırın karanlığa karışmasından yana değil. Ama zaten kıyamet kopmasa bile kaç kitap kalacak geriye…

Ben olsam elbette klasiklerden başlardım. İnsan eliyle gerçekleştirilecek kıyametten geriye kalanlar, Dostoyevski’yi bilsin mesela değil mi? İçimizin karanlığını görsünler. Kafka’yı bilsinler sonra, Josep K ile tanışsınlar. Tolstoy’un Anna Karenina’sından aşk için vazgeçilebilecekleri, Melville’i Kaptan Ahab’ından bulmanın kaybetmek olabileceğini öğrensinler. İnsanlığın irili ufaklı trajedilerini Lorca’dan, Shakespeare’den okusunlar. Kutsal kitapların nefis edebi metinler olduğunu düşünüyorum. Onları da koyayım dedim kütüphaneye evvela ama sonra vazgeçtim. İnsan eliyle koparılmış küçük kıyametlerden sonraki hayatta, kutsalın anlamı değişir belki. Belki o zaman orada başka bir dünya mümkün olur. Kim bilir. Şiir kitaplarıyla doldurmak iyi olur o kütüphaneyi bir de. Kalanlar şiir okusunlar. Kalanlar kelimelere değil, şiire inansınlar.


Sezgin Kaymaz:  “Kıyametten sonraya Mesnevi kalsın”

Soru beni roman ve öyküyle sınırlandırdığı hâlde ben bir şiir kitabını teklif edeceğim: Mesnevî. Cevabı içindedir; hem roman, öykü vardır orada hem şiir, şarkı. Kendini 800 yıldır aralıksız okutan başka bir şiir kitabı varsa onu da alsınlar. O, kıyametten sonraya da kalsın. Lâzım. Bu kadar distopik bir geleceğe ilişkin alınan bu tedbir beni hem çok üzüyor hem de sevindiriyor. İnsanoğlunun tüm yaratıcı birikimini yok edecek yöntemler elimizde ve patlamaya hazır. Öte yandan bu birikimi korumak için de olağanüstü tedbirler almayı akıl edebiliyoruz. İnsan işte.


Celil Oker: “Gelecek kuşağa Orhan Kemal kalmalı”

Herhalde mutlaka İlyada ve Odysseia’nın olmasını isterim kütüphanede. İnsanoğlunun yarattığı en bereketli hikâye deposu olduğu için. Orhan Kemal’in Bereketli Topraklar Üzerinde’sini koyarım yanına. Çok sevdiğim ve gelecek kuşaklarla paylaşmak istediğim için. Malraux’nun Umut romanını eksik etmem. En yakınlarımızı nükleer bombasız da öldürebildiğimizi ve aslında hiç bir şeyin değişmediğini göstermek için.



Özgür Çakır: “Çehov’un hikâyeleri okunsun”

Kayıp Zamanın İzinde Marcel Proust… Böyle bir kütüphanede ilk olması gereken çünkü kitabın edebi niteliği bir yana, “bellek”le ilgili adeta bir arkeoloji gibi. Dostoyevski’nin Suç ve Ceza’sı, Emile Ajar’ın Onca Yoksulluk Varken’i, Çehov’un ve Raymond Carver’ın hikâyeleri, Shakespeare’in ve Bertolt Brecht’in tüm oyunları bu kütüphanede bulunmalı. Türkiye’den de Nazım’ın tüm şiirleri, Sait Faik’in hikâyeleri ve Orhan Kemal’in romanları bu kütüphanede olmalı. “Biz nerede yanlış yaptık ve neleri daha doğru inşa edebiliriz”i görebilmeleri için bu kütüphane gelecek kuşaklara böyle bir durumda ekmek ve su kadar lazım olacak diye düşünüyorum…


Yorumlar

Popüler Yayınlar